Eleni Karaindrou'nun By The Sea bestesi: Angelopoulos'un filminden doğan, deniz kenarında kaybolmuş anıların ve melankolinin piyano ile anlatımı.
Bazı müzikler vardır; duyduğunuz an sizi alıp götürür. Ne zaman dinleseniz aynı hisse kapılırsınız, sanki her notası ruhunuzun en derin köşelerine dokunur. Eleni Karaindrou'nun Theo Angelopoulos'un 1998 yapımı Eternity and a Day (Sonsuzluk ve Bir Gün) filmi için bestelediği By The Sea de tam olarak böyle bir parçadır. Bu sadece bir film müziği değil; bir zaman tüneli, bir içsel yolculuk ve kaybolmuş anıların peşinden koşan bir ruhun melankolik fısıltısıdır.
Filmin Ruhundan Doğan Melodi
Angelopoulos'un filmleri, kelimelerden çok görüntülerle ve atmosferle konuşan, ağır tempolu, derinlemesine işlenmiş başyapıtlardır. Eternity and a Day de bu geleneğin en iyi örneklerinden biri. Yaşlı, hasta bir yazarın (Bruno Ganz) hayatının son gününde geçmişiyle hesaplaşmasını, küçük bir Arnavut mülteci çocukla kurduğu bağı ve anlam arayışını anlatır. By The Sea de bu filmin omurgasını oluşturan o eşsiz, kırılgan atmosferi melodik bir şekilde kucaklar. Müzik, filmin deniz kenarındaki melankolik sahneleriyle o kadar bütünleşir ki, parçayı dinlerken gözlerinizin önünde hemen sisli, hüzünlü Ege sahilleri canlanır. Sanki notalar, denizin dalgalarıyla birlikte gelip gitmekte, geçmişin anılarını kıyıya vurmaktadır. Müzikle görüntünün, sesle hissin kusursuz birleşimidir bu. Karaindrou, bir filmin ruhunu nasıl notalara dönüştürüleceğinin dersini verir adeta.
By The Sea, büyük orkestralara veya gösterişli düzenlemelere ihtiyaç duymaz. Sadece bir piyanonun eşlik ettiği sade ve yalın bir melodiyle bile ne kadar derin duygular aktarılabileceğini gösterir. Piyanonun tuşlarından yükselen her nota, bir iç çekiş, bir hüzünlü gülümseme ya da kaybolmuş bir anının nazik bir hatırlatıcısı gibidir.
Melodinin sadeliği, onu daha da etkileyici kılar. Karaindrou, gereksiz süslemelerden kaçınarak, müziğin kalbine odaklanır. Bu yalınlık, Eternity and a Day filminin de temelini oluşturan, hayatın karmaşasında aranan saflığı ve anlamı yansıtır. Melodi, bir ninni kadar huzur verici, bir ağıt kadar hüzünlüdür. Sanki piyanist, kalbinden geçenleri doğrudan tuşlara aktarmış gibi hissettirir.
Sonsuzluk ve Bir Anın Duygusu
Parçanın isminin By The Sea (Deniz Kenarında) olması boşuna değil. Müzik, dinleyeni adeta bir sahil kasabasının sessizliğine, denizin enginliğine ve ufkun sonsuzluğuna davet eder. Denizin fısıltısı, martıların sesi, uzaktan gelen bir geminin düdüğü... Bunlar fiziksel olarak duyulmasa da, müziğin atmosferinde kendini fazlasıyla hissettirir.
Parça, insan yaşamının geçiciliğini ve aynı zamanda anıların sonsuzluğunu fısıldar. Tıpkı denizin sürekli kıyıya vurup geri çekilmesi gibi, anılar da zihnimizde belirip kaybolur, ama asla tamamen yok olmaz. Bu döngüsel akışı, geçmişe duyulan özlemi ve geleceğe dair bilinmezliği, sakin ama derinden etkileyen notalarla anlatır. Sonsuzluk ve Bir Gün kavramı, sadece filmin değil, bu müziğin de temelini oluşturur; hayatın bir anlık güzellikleri ve bu güzelliklerin ardındaki o büyük boşluk...
Bir müziğin, bir parçanın çok ötesinde; bir anma, bir düşünme alanı ve ruha fısıldayan bir dost gibidir. Gözlerinizi kapatıp dinlediğinizde, sadece notaları değil, kendi anılarınızı, kendi sonsuzluk ve bir gününüzü de duyarsınız. Eleni Karaindrou, kelimelere sığdıramadığımız o derin hisleri, piyanosunun dokunuşlarıyla dile getirir.
Ayşe Filiz
*Her iki versiyonu da aşağıya koymayı uygun bulduk!
By The Sea
Yazı çok güzel yazıyı okuyup ardından müziği dinleyip yazıyı tekrar okumanızı tavsiye ederim. Bence efsane ❤️
YanıtlaSil