Tiyatroda dördüncü duvar yıkılıyor: Augusto Boal'ın Forum Tiyatrosu ve Punchdrunk'ın sürükleyici mekân deneyimleriyle seyirci, daha aktif oluyor.
Tiyatro, yüzyıllardır seyirci ile sahne arasında görünmez bir sınırla var olan bir sanat. Bahsi geçen sınır, meşhur Dördüncü Duvar olarak bilinir; sahnenin yanları ve arkasının dışında, bir cam bölme gibi, oyuncuların dünyasını izleyicinin dünyasından ayırır. Ancak modern ve çağdaş tiyatronun bazı formları, bu duvarı sadece yıkmakla kalmadı, seyirciyi de aktif bir katılımcı, hatta bazen oyunun yazarı haline getirdi. Bu yeni yaklaşımlar, sanatı pasif bir gözlemden çıkarıp, ortak bir yaratım sürecine dönüştüren interaktif tiyatro formlarıdır.
Etkileşimli tiyatro, geleneksel tiyatronun izleyiciyi karanlıkta, sessizce oturan bir alıcı olarak konumlandıran yapısına bir meydan okumadır diyebiliriz rahatlıkla. Bu formlarda seyirci katılımı bir yan unsur değil, oyunun temel direği olarak karşımıza çıkar. Seyirciden; bir karaktere soru sorması, bir sahneyi yeniden canlandırması ya da oyunun olay örgüsünü değiştirecek bir karar vermesi istenir. Bu durum, her performansı tekil ve tekrarlanamaz kılar. Seyirci, artık sadece izleyen değil, o anın bir parçasıdır.
İnteraktif tiyatronun en devrimci örneklerinden biri, daha önce de yazılarımıza konuk ettiğimiz, Brezilyalı yönetmen ve teorisyen Augusto Boal'ın geliştirdiği Ezilenlerin Tiyatrosu (Theatre of the Oppressed) metodudur. Boal, tiyatroyu toplumsal değişimin bir aracı olarak görür. Ona göre sahne, sorunların çözülmeden sadece temsil edildiği bir yer olmamalıdır; aksine, seyircinin aktif olarak müdahale edebileceği ve gerçek hayattaki baskı mekanizmalarına karşı pratik çözümleri prova edebileceği bir laboratuvar olmalıdır.
Boal’ın Forum Tiyatrosu tekniğinde, izleyiciler, baskıcı bir durumu gösteren kısa bir sahneyi izler. Ardından, bir izleyici (spect-actor), sahnedeki bir oyuncunun yerine geçer ve o baskıyı kırmak için farklı bir eylem dener. Tiyatro, böylece pasif yansıtmadan aktif bir eyleme dönüşür; toplumsal sorunlara karşı seyirciyi güçlendiren ve onları birer eylemciye dönüştüren bir araç haline gelir.
Diğer taraftan sahneye giren Punchdrunk adlı İngiliz tiyatro topluluğunun eserleri ise interaktif ve site-specific performance (mekana özgü gösteri) kavramlarını bir araya getirerek yepyeni bir deneyim alanı yaratır. Topluluğun en ünlü prodüksiyonlarından biri olan Sleep No More gibi performanslarda, seyirciye maskeler takılır ve geniş, labirent benzeri bir mekana bırakılır. Tiyatro salonu yerine, terk edilmiş binalar, oteller veya depolar kullanılır.
Burada, Dördüncü Duvar tamamen ortadan kalkmıştır. Seyirci, kendi hızında ve kendi rotasında dolaşarak oyuna dahil olur. Farklı odalarda farklı sahneler eş zamanlı oynanır. Seyirci, bir oyuncuyu yalnız başına takip edebilir, bir çekmeceyi açarak karakterin sırrını keşfedebilir veya bir olay yerine tanıklık edebilir. Hikâye, yönetmenin anlattığından çok, izleyicinin seçtiği parçaları birleştirmesiyle kurulur. Punchdrunk, tiyatroyu, izleyicinin kendi macerasını yarattığı, hareketli ve sürükleyici bir deneyime dönüştürür. Tabi bir yandan korkutucu geldiğini de eklemeden geçmeyelim. Ne olacağını bilmediğiniz bir yerde kavramlar ve anlamlar peşinde koşuyorsunuz...
İnteraktif ya da etkileşimli tiyatro formları, sahneyi bir yansıtma alanından, bir dönüşüm alanına taşır. Boal, tiyatroyu toplumsal bir silah haline getirirken; Punchdrunk, onu kişisel ve keşif dolu bir rüyaya dönüştürür. Her ikisi de, seyirciyi o anın bir parçası yaparak, sanatın gücünü ve kalıcılığını artırmayı başarmış görünüyor.
YORUMLAR