Anadolu'nun kadim mirası Semah. Alevi-Bektaşi inancının ruhunu taşıyan, evrenin döngüsünü ve insanın arayışını anlatan kutsal bir dans.
Semah, yüzyıllardır Anadolu'nun kalbinde yaşayan, ritüel ve dansın iç içe geçtiği, derin bir kültürel mirasın taşıyıcısı. Ama sadece bir halk dansı olarak tanımlamak, bu eşsiz ritüelin ruhunu ve anlamını eksik bırakır. Semah, inancın, tarihin ve topluluk olmanın dansla yoğrulmuş bir ifadesidir.
Temelini Alevi-Bektaşi inancından alan Semah, Cem törenlerinin ayrılmaz bir parçası ve bu ritüel sırasında gerçekleştirilen her hareket, sembolik bir anlam taşıyor. Dansçılar, yani semahçılar, semah meydanında dönerek evrenin dönüşünü, gezegenlerin hareketini ve Allah'a duyulan aşkı temsil ederler. Bu döngü, kâinatın düzenini ve insanın bu düzen içindeki yerini sembolize eder. Semahtaki her figür, her el hareketi ve her duruş, Alevi-Bektaşi felsefesinin temel prensiplerini yansıtır. Az önce de bahsettiğimiz gibi Semahçılar, kol ve ayak hareketleriyle evrenin ve doğanın döngüsel hareketini, gece ve gündüzün, yaşam ve ölümün sürekli akışını canlandırırlar. Bu, bir nevi kozmik dansa katılmak gibi düşünülebilir. İnsan-ı Kâmil (Olgun İnsan) kavramı ya da prensibi Semah'ta, insani zaaflardan arınıp olgunlaşma yolculuğunu anlatır. Semahçının dönerek kendini kaybetmesi ve ardından yeniden farkındalık kazanması, bu manevi arınma sürecinin bir yansımasıdır. Daha önce Sema Törenlerinde gördüğümüz gibi bir süreçtir bu.
Aynı zamanda Semah, sadece manevi bir ritüel olmanın ötesinde, Alevi toplumunun kültürel kimliğini ve topluluk bağlarını güçlendiren en önemli unsurlardan biri. Bu ritüel, bir araya gelme, ortak bir inanç ve duygu etrafında kenetlenme ihtiyacından doğmuş ve aynı mantıkla devam ediyor. Bunun devamında da Semah bir anlamda da direncin sembolü. Tarih boyunca baskılara maruz kalan Alevi toplumu için bu ritüel, bir direniş ve varoluş sembolü haline gelmiş. Kimi zaman kapalı kapılar ardında gizlice icra edilmek zorunda bile kalınan bu dans, inancın ve kimliğin korunması için bir kalkan görevi görmüştür.
Tüm bunların yanında Semah, nesilden nesile aktarılan sözlü ve görsel bir bellektir. Dedelerin rehberliğinde öğrenilen her figür, atalardan kalan bir mirası gelecek kuşaklara taşır. Bu, sadece bir hareketin değil, aynı zamanda bir hikayenin, bir bilginin ve bir kimliğin aktarımıdır. Bunun yanında Cem törenlerinde, semahçılar birlikte hareket ederken, izleyiciler de bu manevi atmosfere ortak olur. Bu ortak deneyim, topluluk içinde aidiyet ve dayanışma duygusunu pekiştirir. Semah, bir topluluğun ortak coşkusunu, acısını ve umudunu paylaştığı bir buluşma noktasıdır denilebilir.
Estetik açıdan zengin bir dans olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Müzik eşliğinde sergilenen ahenkli ve zarif hareketler, izleyicide derin duygusal etkiler bırakır. Bağlama'nın mistik tınıları ve deyişlerin sözleri, Semah'ın görsel şölenini tamamlar. Bu noktada geleneksel formunu korurken, modern sahne sanatlarıyla da kullanılarak kapsamını genişletiyor Semah. Geleneksel ritüel dansçıları ve çağdaş koreograflar, bu kadim dansın evrensel dilini yeni nesillere aktarmak için çalışmalar yapıyorlar. Ancak bu yorumlar yapılırken, Semah'ın kutsal ve ritüel kökenlerine saygı duyulması büyük önem taşıyor elbette.
Günümüzde Semah, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi'nde yer alarak evrensel bir değer kazanmıştır. Bu tanınma, Semah'ın sadece yerel bir ritüel değil, aynı zamanda tüm insanlık için korunması gereken bir sanat formu olduğunu gösterir. Anadolu topraklarında doğmuş, inancın, direnişin ve toplumsal dayanışmanın dansla buluştuğu eşsiz bir miras olan Semah sadece izlenen bir gösteri değil, aynı zamanda yaşanan bir deneyimdir. Semah'ı anlamak, bu toprakların köklü tarihini ve zengin kültürel dokusunu anlamaktır bile denilebilir.
YORUMLAR