--> Geçmişi Saklamanın İronisi | Ahtapot

Geçmişi Saklamanın İronisi

Fotoğraf: Modern Memento Mori. Belleği sabitleme ve idealize etme eylemi. Barthes'ın Punctum'u ile fotoğraf, kaybın ta kendisidir.

Roland Barthes
Fotoğraf, zamanı dondurma eylemiyle övünen, modern insanın geçmişle kurduğu ilişkinin en güçlü aracıyken aynı zamanda da Memento Mori'nin (Ölmen Gerektiğini Hatırla) modern ve seküler versiyonudur; kaybolanı somut bir ışık izine dönüştüren sihir de diyebiliriz buna. Ancak fotoğrafın bellekle kurduğu ilişki, sadece bir saklama eyleminden ibaret değildir; o, aynı zamanda bir yeniden yazım, değiştirme ve hatta silme eylemidir.

Fotoğrafın vaadi basittir: O anı, değişmeden korumak. Bu vaat, bir yandan kişisel tarihin yazılmasına olanak tanırken, diğer yandan belleğin dinamik doğasına karşı sinsi bir tehdit oluşturur. Bellek, akışkan ve çok katmanlı bir süreçtir; bir anı, ona eşlik eden tüm duygular, kokular ve seslerle birlikte hatırlarız. Fotoğraf ise, o sonsuz akıştan zorla koparılmış tekil bir saniye sunar. Bu tekil anın gücü, diğer tüm anıları gölgede bırakabilir. Bir aile fotoğrafına baktığımızda, o anın arkasındaki ve önündeki tüm olayları unutarak, sadece fotoğrafın anlattığı versiyonu hafızamızın merkezine yerleştirme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Fotoğraf, böylece, gerçeği korumaktan çok, hatırlama biçimimizi sabitler.

Fotoğrafın yarattığı en büyük ironi, hatırlamayı kolaylaştırmaktan çok, hatırlamaya engel olabilmesidir. Psikolojik araştırmalar, bir olayı kendi gözlerimizle yaşamak yerine, daha sonra onun fotoğrafına baktığımızda, aslında fotoğrafın kendisini hatırladığımızı, olayın kendisinden uzaklaştığımızı gösterir. Fotoğraf, canlı, karmaşık belleğin yerine konulan, düz ve ikame bir anı yaratır.

Fotoğraf albümleri, bireysel ve kolektif kimliğin temel taşlarıdır. Onlar, kim olduğumuzun, kimden geldiğimizin ve nereye gittiğimizin görsel kanıtlarıdır. Bir fotoğraf albümünü düzenlerken, farkında olmadan bir otobiyografi kurgularız. Neşeli, başarılı, toplumsal normlara uygun anları seçeriz; utanç verici, sıradan veya çirkin olanı dışarıda bırakırız. Fotoğraf aracılığıyla, geçmişimizi sadece en iyi haliyle görmeyi tercih eden bir ego inşası yaparız. Bu seçici miras, geleceğe aktarılan arınmış ve idealize edilmiş bir kimlik versiyonudur.

Toplumsal düzeye baktığımızda fotoğraf, kolektif belleği şekillendiren bir araçtır. Bir savaş fotoğrafı, o savaşın yüzlerce karmaşık nedenini unutturarak, yalnızca tek bir acı ya da kahramanlık imajına indirgeyebilir. Fotoğraf, tarihi duygusal bir imgeye damıtarak, onu basitleştirir ve daha kolay sindirilebilir hale getirir. Bir tarafıyla fazlasıyla acı bir durumdur aslında bu. Belki biraz da can sıkıcı. 

Bu noktada, fotoğrafın bellek üzerindeki etkisini anlamak için, eleştirmen ve düşünür Roland Barthes’ın 1980 tarihli eseri Camera Lucida'ya başvurmak kaçınılmaz hale geliyor. Barthes, Camera Lucida'yı annesinin ölümünden sonra kaleme almış, fotoğrafı sadece bir sanat formu olarak değil, kayıp, yas ve zamanın yıkımı üzerine derin bir tefekkür aracı olarak incelemiştir. Onun merceğinden bakıldığında, fotoğraf belleği koruyan değil, hüzünle işaretleyen bir fenomendir. Barthes, bir fotoğrafı iki temel kavram üzerinden okur: Studium ve Punctum. Bu ayrım ile belleğin nasıl çalıştığına dair kritik bir anlayış sunar. Studium (Genel İlgi Alanı), fotoğrafın kültürel, politik veya eğitsel içeriğini ifade eder. Bu, fotoğrafın çoğunluğa dediği şeydir; bir dönemin kostümleri, bir olayın bağlamı veya genel estetik kalitesi. Studium, fotoğrafa baktığımızda aklımızla kurduğumuz ilişkidir; kültürel belleğimizin ortak yönünü temsil eder. Studium aracılığıyla bir fotoğrafı kabul eder, anlar veya beğeniriz. Punctum ise (Yaralayan İğne) Barthes'ın bellekle ilgili en radikal iddiasıdır. Punctum, fotoğrafta beklenmedik bir şekilde göze çarpan, izleyiciyi kişisel ve içgüdüsel olarak yaralayan küçük bir detaydır. Bu detay, fotoğrafçının niyeti dışında, bir yakalıktaki kırışıklık, bir modelin parmağındaki yüzük veya bir çocuğun çorabındaki delik olabilir. Punctum, zihinsel belleğe değil, duygusal belleğe seslenir. O, tüm mantığı ve kültürel bağlamı aşarak, izleyicinin kişisel ve derin anılarına dokunan o andır. Fotoğraf, belleği koruma görevini Punctum aracılığıyla, yani rastlantısal ve kişisel olan üzerinden gerçekleştirir.

Barthes için fotoğrafın en sarsıcı yanı, onun inkâr edilemez bir varlık kanıtı olmasıdır. Fotoğraf, bir resim gibi bir yorum veya yeniden yaratım değil, ışık aracılığıyla gerçekliğin fiziksel bir izidir. Barthes, fotoğrafla kurduğu ilişkiyi, O an oradaydı (C'est Ça) ifadesiyle özetler. Bir fotoğrafın bize gösterdiği kişi ya da nesne, ne kadar ölü ya da kayıp olursa olsun, bir zamanlar gerçekten var olmuştur. Yani fotoğraf, geçmişin geri dönüşü olmayan yokluğunu onaylayan bir belgedir. Bu sert gerçeklik, belleği canlandırmaktan çok, kaybın ağırlığını hissettirir.

Bir başka açıdan da Barthes, fotoğrafı ölümle ilişkili olarak tanımlar. Her fotoğraf, aslında bir ölüm öncesi andır. Fotoğraflanan kişi, o anı yaşamış olsa da, fotoğrafın çekilme anından itibaren ölüme doğru yol almakta, zaman tarafından aşılmaktadır. Bu durum, belleği bir canlandırma aracı olmaktan çıkarıp, kaçınılmaz sona dair bir uyarıya dönüştürür. Fotoğraflara bakarak hatırladığımız kişi, aslında çoktan değişmiş veya yok olmuştur; biz sadece bir gölgesini saklarız.

Temelde Camera Lucida, klasik anlamda bir anma ya da koruma arayışı değil, annesi Henrietta'nın fotoğrafını ararken yaşadığı yas ve kayıp deneyiminin bir günlüğüdür. Annesinin gerçek yüzünü (yani Punctum'u, onu yaralayacak olan fotoğrafı) bulana kadar binlerce fotoğrafı eler. Bu arayış, belleğin dışsal bir nesneye (fotoğrafa) ne kadar muhtaç olduğunun bir göstergesidir. Barthes için fotoğraf, kaybolan sevgiliyi geri getiren bir makine değil, onun geri gelmeyeceğini en kesin biçimde ilan eden bir tanıklıktır. Fotoğrafın belleği sadece doldurmakla kalmayıp, aynı zamanda onu hüzünle mühürlediğini gösterir. Fotoğraf, bellek için bir kılavuz değil, bir keder kaynağıdır. Geçmişi saklamanın bu ironik süreci, insanın zaman karşısındaki çaresizliğini ve bir imajın gücü karşısındaki teslimiyetini simgeler.

Günümüze gelip konuya farklı bir açıdan baktığımızda dijital fotoğrafçılığın yaptığı patlamanın bellek ve fotoğraf arasındaki ilişkiyi kökten değiştirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Eskiden her fotoğraf bir yatırımdı; film ve baskı maliyeti onu değerli kılardı. Günümüzde çekilen trilyonlarca dijital fotoğraf, herhangi birinin kalıcı bir önem taşıma ihtimalini azaltır. Sonsuz arşiv, aslında bir arşivsizlik yaratır. Her şeyi saklama yeteneği, hiçbir şeyi derinlemesine hatırlamama riskini beraberinde getirir. Dijital fotoğraf, elle tutulan, zamanla solan, kenarları yıpranan o somut nesnenin yarattığı duyusal deneyimi yok eder. Bir fotoğrafın fiziksel varlığı, onun geçmişten gelen bir nesne olduğunu hissettirir; dijital bir dosya ise tamamen soyut ve şimdiki zamana ait hissettirir. Bellek, sadece görsel bir veri değil, aynı zamanda fiziksel bir his olduğu için, dijitalleşme, geçmişle kurduğumuz duyusal bağı zayıflatır.

Fotoğraf ve bellek arasındaki ilişki, derin bir paradoksa dayanır: En çok hatırlamayı amaçladığımız araç, bizi en çok unutmaya iten araç haline gelebilir. Fotoğraf, geçmişi saklamak yerine, onu ele geçirme ve sınırlama eylemidir. O, zamanı bir kavanoza tıkmaya çalışan modern insanın naif ve kaçınılmaz trajedisidir.

Umut Öz

YORUMLAR

Ad

Ahmet Sorgun,3,Ayşe Filiz,7,Çizgi Roman,18,Dans,16,Deniz Bulut,12,Devin Aykalı,16,Doğan Kargı,14,Edebiyat,23,Evrim Şengel,12,Fotoğraf,9,Heykel,13,Mehmet Keskin,12,Mustafa Gören,8,Müzik,21,Resim,18,Serkan Sonakın,4,Simge Loda,11,Sinema,34,Tiyatro,12,Umut Öz,34,Yasemin,31,
ltr
item
Ahtapot: Geçmişi Saklamanın İronisi
Geçmişi Saklamanın İronisi
Fotoğraf: Modern Memento Mori. Belleği sabitleme ve idealize etme eylemi. Barthes'ın Punctum'u ile fotoğraf, kaybın ta kendisidir.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8yJMAKhWxNA0quS5DG4IOFqs2fbHTCQAzDSzGANvYU7ZZRjTppGDcZ1DDJOlPMBnd2aiZaogoZ1Couh_c_jnd7svCmUcCfQdtktPRKRp93tKGbh813sZlNl3XEmUgR0gpmk67tmWjMKVldaeV1ThQ-VzPoOKwylxbKcBxN7gmMmQkh63-_eyknq3RFtVw/w640-h422/Ge%C3%A7mi%C5%9Fi%20Saklaman%C4%B1n%20%C4%B0ronisi.webp
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8yJMAKhWxNA0quS5DG4IOFqs2fbHTCQAzDSzGANvYU7ZZRjTppGDcZ1DDJOlPMBnd2aiZaogoZ1Couh_c_jnd7svCmUcCfQdtktPRKRp93tKGbh813sZlNl3XEmUgR0gpmk67tmWjMKVldaeV1ThQ-VzPoOKwylxbKcBxN7gmMmQkh63-_eyknq3RFtVw/s72-w640-c-h422/Ge%C3%A7mi%C5%9Fi%20Saklaman%C4%B1n%20%C4%B0ronisi.webp
Ahtapot
https://ahtapotart.blogspot.com/2025/11/gecmisi-saklamanin-ironisi.html
https://ahtapotart.blogspot.com/
https://ahtapotart.blogspot.com/
https://ahtapotart.blogspot.com/2025/11/gecmisi-saklamanin-ironisi.html
true
1638462025907147927
UTF-8
Bütün Yazılar Yüklendi Henüz bir şey yok HEPSİNİ GÖSTER Devamını Oku Cevapla Cevabı sil Sil Ana Sayfa SAYFALAR YAZILAR Hepsini Göster ÖNERİLENLER ETİKET ARŞİV ARA TÜM YAZILAR Not found any post match with your request Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cts Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara just now 1 minute ago $$1$$ minutes ago 1 hour ago $$1$$ hours ago Yesterday $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy Table of Content