Tony Cragg'in 2017 tarihli Runner (Koşucu) heykeliyle ilk karşılaştığınızda, içinizde bir yerlerde hem bir hareketlilik hissi uyanır hem de formun...
Tony Cragg'in 2017 tarihli Runner (Koşucu) heykeliyle ilk karşılaştığınızda, içinizde bir yerlerde hem bir hareketlilik hissi uyanır hem de formun nasıl bu kadar akıcı ve dinamik olabileceğine dair bir hayranlık belirir. Heykel, sadece bir figürü temsil etmekle kalmıyor; adeta enerjinin, momentumun ve insan vücudunun o eşsiz deviniminin bir özeti gibi karşınızda duruyor. Cragg, bu eserde bildiğimiz insan formunu alıyor ve onu kendi sanatsal dilinde, neredeyse sürrealist bir akışkanlıkla yeniden yorumluyor. Runner, adı üzerinde, bir koşucuyu tasvir ediyor, ancak bu sıradan bir tasvir değil. Heykelin yüzeyindeki organik kıvrımlar, girinti ve çıkıntılar, izleyiciyi etrafında dönmeye, her açıdan farklı bir perspektif keşfetmeye davet ediyor. Sanki hava, koşucunun bedeni etrafında dalgalanıyor ve bu dalgalanma katı bir materyale hapsolmuş durumda.
Materyalin Diliyle Konuşan Bir Hareket
Fiberglastan yapılan heykelde (ki genellikle bronz veya paslanmaz çelik kullanır), malzemenin bu denli esnek ve akışkan bir formda nasıl hayat bulduğuna şaşmamak elde değil. Heykelin yüzeyindeki pürüzsüz doku, ışığı yakalıyor ve onu adeta bir su birikintisinin üzerindeki yansımalar gibi dans ettiriyor. Bu ışık oyunları, heykelin dinamizmini daha da artırıyor ve ona sürekli değişen bir karakter kazandırıyor.
Runner'da bir figürün durağanlığını değil, aksine bir eylemin tam da zirvesinde yakalanmış anını görülür. Koşucunun bedeni, sanki hızın kendisiyle bütünleşmiş; kaslar değil, rüzgarın yarattığı izler veya hareketin bıraktığı çizgiler belirginleşmiş. Bu, bir kasın anatomik detayı değil, kasın oluşturduğu enerjinin heykeli gibi yani. İnsan formunun içindeki o görünmez enerjinin, gözle görülür bir maddeye dönüşmüş hali de diyebiliriz.
Biçimin Ötesinde Bir Duygu
Heykelin soyut ve figüratif arasındaki o ince çizgide dans etmesi izleyen için fazlasıyla etkileyicidir. Uzaktan bakıldığında net bir insan figürü algılansa da, yaklaştıkça detaylar çözülür, yüzeydeki o katmanlaşmalar ve soyut dalgalanmalar ön plana çıkar. Bu, Cragg'in bizi sadece gördüğümüzle değil, hissettiğimizle de ilişki kurmaya davet ettiğini gösteriyor. Runner, sadece bir koşucuyu değil, aynı zamanda hayatın kendisindeki durmaksızın devam eden hareketi, ilerlemeyi ve dönüşümü fısıldar.
Tony Cragg, Runner ile sadece estetik bir form yaratmakla kalmamış, aynı zamanda insan deneyiminin temel bir yönüne, yani harekete ve değişime odaklanmış. Bu heykel, izleyiciyi kendi içindeki enerjiyi ve potansiyeli düşünmeye iten, sessiz ama güçlü bir diyalog başlatıyor. Her baktığınızda, onun akışkan formu ve ifade ettiği sonsuz hareket, bana yeni bir şeyler söylüyor, yeni bir bakış açısı sunuyor.
Heykeli yakından görmek isteyenlerin İstanbul Modern'e gitmesi yeterli. Çünkü Cragg, Runner'ı İstanbul Modern'in yeni binasının açılışı için uzun vadeli olarak ödünç vermişti.
YORUMLAR