--> Neden Kitap Okumuyoruz? | Ahtapot

Neden Kitap Okumuyoruz?

Türkiye'de kitap okuma alışkanlığı: Zorunlu ödevler, yüksek fiyatlar ve dijital bağımlılıkla şekillenen nedenler ve çözümler inceleniyor.

Serkan Sonakın
Ortada, tüm ihtişamıyla ve fakat hacimsiz ve dahi çok az kişinin zihnini meşgul eden “neden kitap okumuyoruz?” sorusu duruyor.

Önce şu “biz” kim, onu bir açıklığa kavuşturalım; “Biz” derken, şu duvar aralarına tıkıldığımız, trafik kaosuna mahkûm olduğumuz, ay sonunu getirmek için insanüstü performans gösterdiğimiz, kredi kartı borcunun asgarisini ödediğimiz, özetle gündelik savaş içinde debelenip duran biz mi? Yoksa “Alfa, beta, gamma ve muhtelif jenerasyonlar hiç kitap okumuyor!” diye ahkâm kesen, kütüphanesinin tozlu raflarında unutulmuş ve rutubetten lazanyaya dönmüş kitaplarla dolu ama eline buzdolabının kullanma kılavuzundan başka bir şey almayan biz mi?

Her iki “biz” için de uygun çıkarımlarda bulunmak mümkün sevgili okur. 

Daha ilkokulda, “Çocuklar, şu kitabı okuyup özetini çıkaracaksınız.” diye diye, kitabı bir angarya, bir ceza, bir sistematik işkence aracı haline getirdiler. Kitap demek, sınav demekti, ödev demekti, “bunun ana fikri ne?” diye soru yağmuruna tutulmak demekti. Çocuk, kitabı bir eğlence, bir macera, bir sığınak olarak değil de, öğretmeni tatmin (!) edecek bir geçiş anahtarı olarak gördü. Keyif alacağı yerde, korktu. İşte temel neden bu değil midir? Kitabı sevdiremediler, üstüne üstlük nefret ettirdiler. Hani marangoz, çekiçle vurur da çiviyi tahtaya çakar ya, 950 sonrasındaki koşullanmış eğitimci ordusu, kitabı çekiç gibi vurdu ve çocuğun kafasını yardı. Sonra da “Neden okumuyorsun?” diye sordular ısrarla.

Bir kitapçıya gittiniz, elinize bir kitap aldınız. 200 lira! 500 lira! Bir de üstüne “İndirimli” yazıyorlar. 350 liraya indirmişler, sanırsınız ki karşılıksız kitap hediye ediyorlar. Bir ailenin bir aylık ekmek parası iki üç kitap ediyor. İnsan “Kitap mı alayım, yoksa çocuğuma ayakkabı mı?” ikileminde kalınca, hiç düşünmeden ayakkabıyı seçer. Ayakkabı giyilir, kitap ise –ne yazık ki- çoğu zaman kütüphaneyi süsler. Önce karın doymalı, sonra kafa. Kafanın doyması lükstür, pahalı bir lüks. “Coğrafya kaderdir” klişesine girmeyeceğim. Ya da girilmeli mi?

Televizyon, telefon, tablet… Şu an elinde tuttuğun o aygıt! Dünyanın bütün bilgisi, bütün eğlencesi parmaklarının ucunda. Bir tıkla müzik, bir tıkla film, bir tıkla sosyal medyada insanoğlunun çeşit çeşit saçmalığı… Kitap okumak nedir ki? Kitap, emek ister. Odaklanma ister. Hayal gücü ister. Ekranda her şey hazırdır, çiğnenmiş, öğütülmüş ve önüne konmuştur. Düşünmene gerek yoktur. Kitap ise seni düşünmeye, hayal etmeye, yorulmaya zorlar. Tembel beyinler için bu bir işkencedir. Neden sıkıntıya katlansın ki insan? İnsan hazırcıdır, hazıra konar.

Gezegenin en konforlusu olan “okuyacak vaktim yok ki” kandırmacası! Günün kaç saati telefonda, sosyal medyada ve gereksiz dopamin tuzaklarını izlemekle geçiyor? Otobüste, metrobüste, tuvalette, yatmadan önce… Şu an bile bu yazıyı okurken aklın bir köşesi “Acaba bir bildirim geldi mi?” diye o aygıtlara kayıyor. İtiraf etmek gerek; zaman var. Ama o zamanı kitaba ayırmak, çaba istiyor. Kolay olanı seçiyor insan. “Zaman yok” demek, “Kitap, bu kadar çabaya değmez” demenin kibarcası değildir de nedir?

En kritik nokta da okumamanın cezasının olmaması! Okumazsan ne olur? Sınıfta mı kalırsın? İşten mi atılırsın? Kurşuna mı dizilirsin bir duvar dibinde? Hayır! Hiçbiri olmaz. Aksine, sistemli okuyup sorgulayan fikirlere sahip olanların başı belaya girer bu dünyada. Cehaletin bahşettiği cesaretle ortalıkta dolananlar, tüm koltukları ve makamları doldurmaz mı? Okuyan insan sorgular, itiraz eder. Sistemse itirazsız, sorgusuz, sualsiz “makbul” vatandaş ve kullar ister. Kitap, itirazın kaynağıdır. Aslında sistem, bizi kitaptan uzak tutarak kendini korur. Siz farkında olmadan, sistemin istediği bir “okumaz” olursunuz.

Çözüm basit aslında. Önce itiraf edeceğiz: “Kitap okumuyorum çünkü tembelim, çünkü kolaya kaçıyorum, çünkü bana dayatılan bu düzen beni böyle bir makineye, bir canlı pile çevirdi.”

Sonra, okuma listeleri oluşturacağız. İlgimizi çeken, bizi değiştirip dönüştürme yeteneğine sahip kitaplardan başlayacağız. Kimseye özet çıkarmayacağız, “okul” adı verilen resmi ideolojinin torna tezgâhlarının bize dayattığı ana fikri, inadına aramayacağız. Okuduğumuzu anlattıracaklar, okumadığımızı yüzümüze vururlar diye korkmayacağız. Buna gerek yok artık.

Kütüphaneye gideceğiz örneğin. Çünkü popüler olmadıkları için hala bedava! 

Ve en önemlisi, alfa, beta ve dahi gamma kuşaklarına “oku” diye diretmek yerine, onların yanında biz okuyacağız. Elinde telefonla “Kitap oku!” diyen ebeveyn, kargaya “yavrum, gak guk demeyi bırak da güzel öt” demekten farksızdır.

Sonuç olarak, kitap okumuyoruz çünkü bize öğretilen buydu. Şimdi neden bunu öğrenmenin eşiği olmasın ki? Çok mu geç kaldık sevgili okur? Ama hiç başlamamaktan iyidir. Değil mi?

Hadi sevgili “okumaz” okur, kapat şu telefonu ve o bin bir hevesle satın alıp bir türlü başlayamadığın, sayfaları arasına sadece son gittiğin plajın kumları dolmuş kitabın ilk sayfasını aç. Beş sayfa oku, bir reels izlersin. Söz veriyorum, beş sayfadan sonra, reels denen dopamin tuzağını unutup kitaba devam edeceksin.

Etti mi beş neden, bir çözüm? Etti. Gerisi sana kalmış.

Sağlıcakla kal.

Serkan Sonakın


YORUMLAR

BLOGGER: 2
  1. Öncelikle yazının bu kadar güzel olmasına saygılarımı sunuyorum.
    Kolaya kaçmak o kadar yerinde ve güzel bir tespit ki, emek isteyen herşeyden kaçtığımız gibi okumaktan da kaçıyoruz ne yazık.
    Coğrafya gerçekten kaderdir. Değinseniz tadından yenmezdi..

    Emeğinize sağlık.
    Not.. Hala sayfaların arasında kaybolmayı seviyorum ve hep seveceğim

    YanıtlaSil
  2. Kalemine yüreğine sağlık çok iyi geldi.
    Hem sorgulama iç güdümü hem de aydınlanmamı sağlayan çok güzel bir yazı ve kitaplık olmuş. Başarılar.

    YanıtlaSil

Ad

Ahmet Sorgun,3,Ayşe Filiz,7,Çizgi Roman,13,Dans,10,Deniz Bulut,9,Devin Aykalı,10,Doğan Kargı,10,Edebiyat,18,Evrim Şengel,9,Fotoğraf,5,Heykel,9,Mehmet Keskin,12,Mustafa Gören,7,Müzik,19,Resim,12,Serkan Sonakın,4,Simge Loda,9,Sinema,27,Tiyatro,9,Umut Öz,23,Yasemin,19,
ltr
item
Ahtapot: Neden Kitap Okumuyoruz?
Neden Kitap Okumuyoruz?
Türkiye'de kitap okuma alışkanlığı: Zorunlu ödevler, yüksek fiyatlar ve dijital bağımlılıkla şekillenen nedenler ve çözümler inceleniyor.
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghohxetGJbCy7ngEp951Fe7zWLd7YZtwU8N2KGgz1Bv2m6sp3S3hEGKlhYWUqcqMf7Qn5RsL0tDdRjfmxaoXS7JzDuieURH2T8FYyaSJjglFcNGEaQSWmUScJ6XihxtVxm8KBIUp1jG89dBk8-ZaVzamXQ2iVZUiPeHAkk7bXBKpsIjUNcAMFXmFWd4gcE/s16000/Neden%20Kitap%20Okumuyoruz.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghohxetGJbCy7ngEp951Fe7zWLd7YZtwU8N2KGgz1Bv2m6sp3S3hEGKlhYWUqcqMf7Qn5RsL0tDdRjfmxaoXS7JzDuieURH2T8FYyaSJjglFcNGEaQSWmUScJ6XihxtVxm8KBIUp1jG89dBk8-ZaVzamXQ2iVZUiPeHAkk7bXBKpsIjUNcAMFXmFWd4gcE/s72-c/Neden%20Kitap%20Okumuyoruz.jpg
Ahtapot
https://ahtapotart.blogspot.com/2025/08/neden-kitap-okumuyoruz.html
https://ahtapotart.blogspot.com/
https://ahtapotart.blogspot.com/
https://ahtapotart.blogspot.com/2025/08/neden-kitap-okumuyoruz.html
true
1638462025907147927
UTF-8
Bütün Yazılar Yüklendi Henüz bir şey yok HEPSİNİ GÖSTER Devamını Oku Cevapla Cevabı sil Sil Ana Sayfa SAYFALAR YAZILAR Hepsini Göster ÖNERİLENLER ETİKET ARŞİV ARA TÜM YAZILAR Not found any post match with your request Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cts Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara just now 1 minute ago $$1$$ minutes ago 1 hour ago $$1$$ hours ago Yesterday $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy Table of Content