Rorschach: Keskin ahlakı ve mutlakiyetçiliğiyle Watchmen'in en karmaşık karakteri. O, kahraman mı yoksa sıradan bir insan mı?
Rorschach, her gördüğümde beni rahatsız eden, ama o rahatsızlık yüzünden de ilgimi çeken karakterlerden biri. Watchmen’in kirli, karanlık sokaklarında yürürken, onun maskesindeki siyah-beyaz lekeler hareket eder ama kendi zihninde hiçbir şey kıpırdamaz gibi. Çünkü Rorschach için dünya iki renkten ibaret: Siyah ve Beyaz. Arada griler yok, esneklik yok, belki ya da ama hiç yok! Doğal oalrak bu mutlakiyetçilik ürkütücü geliyor. Çünkü gerçek hayatın o kadar keskin çizgilerle ayrılmadığını biliyoruz. İnsanlar hata yapar, bazen kötülük iyi niyetle gelir, bazen iyilik kötü sonuçlar doğurur. Ama Rorschach için bu karmaşıklık yoktur; onun dünyasında ya suçlusundur ya da masum. İşte bu katılık, onu bir kahraman mı yoksa bir canavar mı yapıyor, karar vermek zorlaşıyor.
Rorschach’ın psikolojik katılığı, yalnızca ahlaki duruşunda değil, kişisel yaşamında da hissediliyor. Sosyal ilişkilere giremez, yakınlık kuramaz, empatiyi bir zayıflık gibi görür. Yalnızlığını seçtiğinden değil, başka türlüsünü yapamadığından yalnızdır. Bu da onun aslında kırılgan yanını açığa çıkarıyor: esneklikten yoksun olmak, nihayetinde insanı yalnızlığa mahkûm ediyor. Rorschach görünüş itibariyle kendi kafasının içinde sıkışıp kalmış biri gibidir.
Bir yandan da, onun bu mutlak tavrı tuhaf bir hayranlık da uyandırır. Çünkü düşününce, modern dünyada gri alanlar içinde sürekli bocalarken, Rorschach’ın bu keskinliği bir tür netlik, bir tür ferahlık da sunuyor. En azından o, neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorgulamıyor; tereddütleri yok. Ama işte mesele şu: bu kesinlik, beraberinde şefkatsizliği getiriyor. Rorschach, adaleti sağlamak için acımasız olmaktan çekinmiyor. Ve bu noktada onun ahlaki saflığı, aslında şiddetle kirleniyor.
Bilindiği üzere Rorschach’ın maskesi, hareket eden siyah-beyaz mürekkep lekeleriyle doludur. Psikolojide Rorschach testi insanların lekelerde farklı figürler görmesine dayanır; yani değişkendir, yoruma açıktır. Ne gariptir ki, maskesi sürekli hareket edip şekil değiştirirken, Rorschach’ın zihni tamamen sabittir. Maskesi akışkan, kendisi taş kesilmiş. İşte ironinin büyüğü burada: yüzünde sonsuz yoruma açık bir desen taşırken, kendi içinde tek bir yoruma bile izin vermez.
Bu da onun kendi iç çelişkisini farkında olmadan dışa vurması gibi gelir okuyucuya. Maskesi belki de onun ulaşamadığı esnekliğin simgesi. Çevresindeki dünya ve insanlar değişkendir, sürekli dönüşür. Oysa Rorschach, bu değişkenliğe direnen, esnemeyen bir irade olarak kalır. Maskesi hareket eder ama o etmez.
Belki de bu yüzden, Rorschach’ın trajedisi tam da maskesinin ironisinde gizlidir: Hayat sürekli hareket eden, şekil değiştiren lekelerden oluşur. Ama o, her lekeyi siyah ya da beyaz diye sabitlemeye çalıştıkça dünyadan biraz daha kopar. Rorschach, ne kahraman ne de tam anlamıyla bir anti-kahramandır. O, sadece kendi doğrularına hapsolmuş bir adamdır ve belki de bu yüzden, diğer tüm karakterlerden daha gerçek hissettirir.
YORUMLAR