Edebi eserin anlamı okurda gizli. Alımlama estetiği ve Calvino'nun romanı, okurun metinle etkileşim kurarak eseri nasıl yeniden yarattığını gösteriyor
Edebiyatın büyüsü, sadece yazarın kurduğu kelimelerde değil, o kelimelerin okurun zihninde nasıl bir yankı bulduğunda gizlidir. Geleneksel olarak sanat eseri, yazarın kutsal yaratımı olarak görülür. Ancak 20. yüzyılın ortalarından itibaren gelişen eleştirel düşünce, eserin anlamının tek bir kaynaktan, yani sadece yazardan gelmediğini savundu. Bu görüş, edebi eserin asıl tamamlayıcısının ve hatta ortak yaratıcısının okurun kendisi olduğunu ortaya koyan alımlama estetiği ve okur merkezli eleştiri yaklaşımlarını doğurdu.
Alımlama estetiği (Reception Aesthetics), eserin anlamının, yazıldığı anda sabitlenmediğini, aksine okurun metinle etkileşime girdiği her an yeniden üretildiğini savunur. Bu yaklaşımın temel fikri, yazarın metne bilerek yerleştirdiği boşluklar veya belirsizliklerdir. Bir yazar, bir karakterin duygusunu tam olarak açıklamayabilir, bir olayın nedenini muğlak bırakabilir. İşte bu anlam üretimi süreci, okurun devreye girdiği yerdir. Okur, kendi deneyimleri, kültürel bilgisi ve beklentileri ile bu boşlukları doldurur; böylece, metin her okunduğunda yeni bir kimlik kazanır. Bu bakış açısına göre, Hamlet'in neden tereddüt ettiği sorusunun tek bir cevabı yoktur; kaç okur varsa, o kadar farklı Hamlet yorumu vardır. Eser, sabit bir nesne olmaktan çıkar, okurun yorumunun enerjisiyle sürekli yeniden canlanan, dinamik bir süreç haline gelir.
İtalyan yazar Italo Calvino'nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu romanı, okur merkezli eleştirinin adeta edebi bir anıtı sayılabilir. Romanın tamamı, okuma eyleminin kendisi üzerine kuruludur ve kahramanı doğrudan Okur olarak adlandırılmıştır. Romanın ironik yapısı, sürekli olarak bir hikâyeye başlar ve okuru tam hikâyenin içine çekmişken, onu yarıda keser. Her bölüm, farklı bir yazarın farklı bir türde yazdığı yeni bir romanın ilk sayfasından ibarettir. Calvino, bu yapıyı kullanarak okuru sürekli olarak metnin anlamını ve amacını sorgulamaya zorlar. Roman, okuru aktif bir rol üstlenmeye mecbur eder, sürekli yarım kalan hikâyelerin devamını zihninde kurmak zorundadır. Calvino, okurun hayal gücünün, romanın tamamlanması için ne kadar vazgeçilmez olduğunu gösterir. Kitabın kendisi bir bulmacadır ve okur, bu bulmacayı çözmeye çalışan dedektif gibidir.
Aynı zamanda Calvino, okuyucunun beklentileriyle ve okuma deneyimiyle oynayarak, anlamın tek bir merkezden değil, okuma anındaki zihinsel süreçten kaynaklandığını ispatlar. Okur, bir hikâyeyi ararken aslında kendi okuma deneyimini ve edebiyattan beklentilerini keşfeder. Calvino'nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu'su, alımlama estetiğinin felsefesini somutlaştırır: Bir eser, yazarın bıraktığı izlerle başlar, ancak okurun zihninin ışığıyla tamamlanır. Edebiyat, iki tarafın sessiz bir anlaşmasıdır; yazar malzemeyi sunar, okur ise ona ruhunu verir. Bu yüzden her okuma, eserin yeniden doğuşudur denilebilir.
YORUMLAR