Nelly Furtado'nun Whoa, Nelly! albümü, 2000'lerin başında etnik tınıları pop müzikle harmanladı. Özgürlük, merak, melankoli birleşimi bir manifesto.
2000 yılının başında, popüler kültürün hâkim sesleri Britney Spears ve Christina Aguilera gibi parlak, pürüzsüz pop yıldızlarıydı. Derken, Kanada’dan gelen genç bir kadın, yani Nelly Furtado, I'm Like a Bird diye bir şey söyledi. Ama o kuş, klişe pop sahnesinde kanat çırpıp gitmiyor, bambaşka bir yöne süzülüyordu. Whoa, Nelly! o dönemin parıltılı pop müziği içinde neredeyse yabani bir bitki gibi açtı: doğal ve kontrolsüzdü ama güzelliği tam da oradan geliyordu.
Furtado’nun bu albümdeki sesi, bir tür çocuğa özgü merak ile yetişkin bir kadının dünyaya şaşkın bakışı arasında salınıyor. I’m Like a Bird sadece bir çıkış şarkısı değil, neredeyse onun yaratıcı manifestosu gibi: özgürlük, belirsizlik, ve bir tür tatlı kafa karışıklığı. Bugün bile şarkıyı dinlerken, 2000’lerin başındaki o taze, dijitalleşmemiş havayı koklamak mümkün. Ama Whoa, Nelly! sadece tek bir hite yaslanan bir ilk albüm değil. Turn Off the Light parçasında, Furtado içe dönüklükle enerjik bir groove’u aynı potada eritip dans edilebilir bir melankoli yaratıyor. Shit On the Radio (Remember the Days) ise ironik biçimde, o dönemin radyo popuna ince bir parmak basıp Remember the days when we used to sing? derken, aslında müziğin içtenliğini özlediğini açıkça ortaya koyuyor.
Prodüksiyon açısından da albüm şaşırtıcı derecede farklı olanları bir arada tutmayı başarıyor. Timbaland dokunuşunun gelecekteki izlerini taşıyan, ama o dönemdeki çoğu pop prodüksiyonundan daha organik bir ses var burada. Latin perküsyonları, trip-hop hissi, folk melodileri, reggae gölgeleri ve tüm bunların ortasında bir şekilde saf bir pop çekirdeği. Nelly Furtado, uzun süredir batı ana akım müzikal anlayışına girmiş olan etnik müzik kavramını 2000’lerin başında egzotik bir süs olarak değil, doğal bir nefes gibi kullandı.
Hey, Man! gibi şarkılarda garip bir biçimde ani patlamalarla dolu vokaller, zaman zaman Björk’ü çağrıştırıyor ama Furtado hiçbir zaman o kadar deneysel değil; onun dünyası daha sıcak, daha erişilebilir. Yine de o eksantrik kenarı hiç kaybolmuyor. Whoa, Nelly!’de her şeyin biraz fazla olduğunu fark ediyorsunuz fazla duygulu, fazla enerjik, fazla dürüst ve bu fazlalık, Furtado’nun en büyük gücü olarak tanımlanabilir.
Albüm kapağındaki Nelly, belirsiz bir eda ile biraz da merakla bakan o figür, aslında 2000’lerin başındaki popun değişimini temsil eder. Artık her şey sadece dans etmekle, eğlenmekle değil, kim olduğunu aramakla da ilgilidir.
Whoa, Nelly! bugün dönüp dinlendiğinde nostaljik bir enerjiyle parlıyor: o dönemin masumiyetiyle bugünün ironisi arasında bir köprü gibi. Nelly Furtado, bu albümle yalnızca 2000’lerin sesini değil, duygusal özgürlüğün estetiğini de tanımlamıştır demek yanlış olmaz. I’m like a bird dediğinde başta kimse tam olarak dediğini anlamadı ama belki de o sırada hepimiz biraz uçmak istiyorduk.
YORUMLAR