Rodin'den Düşünen Adam: Yalnızlık, çaba ve fırtınalı bir zihnin beden bulmuş hali. Düşüncenin ağırlığı altında ezilen insanlığın evrensel sorgulanışı.
Bazen bir insanın sessizliği, bir romanın bütün sayfalarından daha gürültülüdür. Düşünen Adam (Le Penseur) tam da o sessizliğin heykelidir. Bir taş parçasının, bir insanın zihnindeki fırtınayı böylesine çıplak, böylesine yakıcı anlatabilmesi… işte sanatın mucizesi burada saklıdır. İlk bakışta yalnızca bir adam görürsün: Dirseklerini dizlerine dayamış, elini çenesine koymuş, başını öne eğmiş bir adam. Ama biraz durursan, o taşın altında bir kalp atışı duyarsın. Kafasının içinden geçen soruların yankısı gelir kulağına: Nedir insan olmak? Ne için yaşarız? Nerede başlar acı, nerede biter umut?
Heykel, aslında hepimizin bir anıdır. Düşünen Adam, günün sonunda kendi düşüncelerinde boğulan, cevap ararken soruların ağırlığı altında ezilen insanın beden bulmuş halidir. O, bir yalnızlık anıdır. Ama aynı zamanda, o yalnızlığın içindeki en büyük doğumdur da: farkındalığın doğumu.
Bakarsın, kasları gergindir, sanki düşünmek bile bir çabadır. Ve gerçekten öyledir. Düşünmek, insanın en ağır emeğidir. Çünkü düşünmek, görmezden geldiğin her şeyi yeniden yüzüne çarpar. Kendi karanlığını, korkularını, hatalarını, pişmanlıklarını, susuşlarını… O yüzden çoğu insan kaçırır bakışlarını o heykelden. Çünkü o heykelde kendini görür. Ve insan en çok kendine dayanamaz.
Düşünen Adam’ı seyrederken sanki zaman durur. Her şey sessizleşir. Rüzgar bile saygı gösterir o düşüncenin ağırlığına. Heykelin taşında bir ağırlık, bir derinlik vardır; ama bir de umut gizlidir. Çünkü düşünmek, en karanlık anlarda bile bir ışık arayışıdır. O arayış olmasa, insan sadece var olurdu ama düşünceyle insan, anlam bulur.
Belki de o yüzden bu heykel bu kadar güçlüdür. Çünkü bize unutturduğumuz bir şeyi hatırlatır:
İnsan, sadece yaşayan bir beden değil, düşünen bir ruhtur. O taşın içinde biz varız aslında. Her sorgumuz, her susuşumuz, her 'neden' deyişimiz. O heykel, bir insanın değil, insanlığın heykelidir.
Ve belki de bir gün, biz de onun gibi otururuz sessizce. Bir el çenede, bir dünya düşüncede… Ve sonunda fark ederiz: Düşünmek, yaşamaktır.
Yasemin
* Düşünen Adam (Le Penseur), Fransız heykeltıraş Auguste Rodin tarafından 1880 yılında tasarlanmıştır. Heykelin orijinali Paris’teki Musée Rodin’de (Rodin Müzesi) bulunur, ancak dünyanın birçok yerinde bronz dökümleri sergilenmektedir. Rodin, bu heykeli aslında Cehennemin Kapıları adlı büyük eserinin bir parçası olarak yapmıştır. Başta Şair olarak adlandırılan figür, Dante’nin İlahi Komedya’sını düşünürken tasarlanmıştı. Zamanla insan düşüncesinin ve içsel sorgunun evrensel bir sembolüne dönüşmüş, kendi başına Düşünen Adam olarak anılmaya başlanmıştır. İşte bu yüzden o sadece bir heykel değil bir aynadır, hepimizin içindeki düşünürün taş kesilmiş hali.

YORUMLAR